Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

Her şey tablo gibi. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. 18. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. ",. Tepede bir tapınak. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Ludwig’in kalıtı. Sislerin ardında güneş. . Çevresine hiç uymayan bir yapı. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Hepsi de küçük ve sevimli. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Orada bir heykel. . Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. . Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Büyük bir Yunan tapınağı. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Kendine vadiler açıyor. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Regensburg’da. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Biraz ileride büyükçe bir alan. Heybetli ve gururlu duruyor. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Yamaçlarda üzüm bağları. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. . Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Sağ, sol eski yapı. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu.

Tuna kıyısında bir gün...

Regensburg’da. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Biraz ileride büyükçe bir alan. Tepede bir tapınak. Sağ, sol eski yapı. ",. Sislerin ardında güneş. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Ludwig’in kalıtı. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. 18. Heybetli ve gururlu duruyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Uzaklardan bir köprü görünüyor. . Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Her şey tablo gibi. Orada bir heykel. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Yamaçlarda üzüm bağları. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. . Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Kendine vadiler açıyor. . 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Hepsi de küçük ve sevimli. . Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Büyük bir Yunan tapınağı. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek.